
Hamilelikte Anksiyete
Hamilelikte anksiyete bozuklukları, anne adaylarının yaşadığı endişe, korku ve huzursuzluk durumlarını ifade etmektedir. Bu durum, hamilelik sürecinde fiziksel ve zihinsel sağlığı etkileyebilir. Anksiyete belirtileri arasında kalp çarpıntısı, uyku düzensizliği, terleme ve konsantrasyonda güçlük yer almaktadır. Annenin anksiyete veya depresyon öyküsünün olması, ailede anksiyete bozukluklarının olması, stresli yaşam olayları ve çocukluk travmalarının olması riskli faktörler arasında yer almaktadır.
Hamilelik Dönemi Anksiyete Nedir?
Hamilelik, anne karnındaki çocuğun sağlığı, doğum sonrası süreçteki gereksinimleri açısından belirsizlik içermesi nedeni ile endişeye sebep olabilmektedir. Birçok kadın, gebelik ve doğum ile ortaya çıkan fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlere kolaylıkla adapte olabilirken bazı kadınların ise hafif, orta veya şiddetli düzeyde psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkardığı görülmektedir. Gebelik süreci, kadının hayatında önemli olan biyolojik ve psikososyal değişimlerin yaşandığı, stres ve kaygı oluşumunun görülmesinin yüksek olabileceği bir dönemdir. Gebelik sürecinde anksiyete bozuklukları kolayca tanımlanamayabilir.
Postpartum duygudurum bozuklukları arasında; annelik hüznü, postpartum depresyon ve postpartum psikoz yer almaktadır. Gebelik sürecinde başlayan ve süren, doğum sonrası dönemde alevlenen durumlar söz konusudur.
Hamilelikte Anksiyete ve Stresin Nedenleri
Anksiyete, düşünmenin rahatsızlık verdiği ve istenmeyen bir konunun akıldan çıkarılmaksızın düşünülmesi, titreme, terleme, uykusuzluk gibi fizyolojik anlamda değişimlerin kendini gösterdiği bir bozukluktur. Anksiyete bozukluğunun başlangıç yaşı ergenlik ya da daha öncesi olarak bilinmektedir. Hamilelik sürecinde olan bir kadının panik bulgularının olması, biyolojik nedenlere bağlı olarak da görülebilmektedir. Hamilelik sürecinde gözlemlenen anksiyete bulgularının, kadının edindiği sosyal çevre desteği ile doğrudan ilişkili olduğunu belirten çalışmalar bulunmaktadır.
Stres, kontol edilemeyen olay ve durumlara karşı algılanan tehdit duyumu ve buna verilen cevaptır. Stresin süresi ve şiddeti yoğun ve fazla olduğunda bireye zarar verici etkileri olmaktadır. Stresin kaynağı günlük yaşamın zorlukları olabileceği gibi afetler ve psikolojik rahatsızlıklar da olabilmektedir. Bireyin algıladığı stres, gebelik sürecinde algılanılan stres, yaşam olayları, depresyon ve anksiyete belirtileri hamilelikte ya da doğumdan sonra yaşanan stres durumlarıdır. Hamilelik sürecinde ve doğumdan sonraki dönemde yaşanan stres, hem anneyi hem de çocuğu olmak üzere tüm aile bireylerini etkilemektedir.
Hamilelikte Anksiyete Bozukluklarının Etkileri
Anksiyete bozuklukları birbiri ile ilişkili farklı bozuklukları içine alan bir grup olmaktadır. Tüm grubun ortak özelliği ise; genelde bireylerin tehdit algılamadığı durumlar ve olaylar karşısında bu kişilerin yoğun korku hissetmeleridir. Yaygın anksiyete bozukluğu ve panik bozukluk doğum sonrası süreçte sıklıkla karşılaşılan anksiyete alt tipleri olmaktadır.
Yenidoğan bebeğe sahip olan yeni anne olmuş kadınların kaygılı olma halleri nedeni ile anksiyete bozukluğu tanısı alma oranları daha az olmaktadır. Sosyal desteğin az olması, olumsuz yaşam olaylarının olması, kişilerarası ilişkilerin zayıf olması, bebekte sağlık sorunlarının olması ya da zor bir bebek olması anksiyete bozukluğu tanısı için risk faktörlerini oluşturmaktadırlar.
Anne üzerindeki Etkileri
Hamilelik ve doğumdan sonraki süreç, biyolojik ve çevresel faktörlerin etkisi ile ruhsal sağlık açısından rahatsızlıklara yatkın olunan bir dönemdir. Annenin geçmiş yaşam öyküsünde olan ve tedavi edilmemiş ruhsal rahatsızlıklar kişinin kendisini, yenidoğan bebeği ve aile ilişkileri ile ilgili olumsuzluklara sebep olmaktadır. Anksiyete ve stres yaşayan hamilelerin, doğum süreçlerine etkisinin olduğu araştırmalarda aktarılmıştır. Anksiyete ve stresin doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası kişinin sağlık durumunu etkilediği görülmektedir.
Gebelikte anksiyete bozuklukları, hamilelik sürecinde ortaya çıkan yaygın ruhsal sağlık sorunlarından birisidir. Anne adaylarının yaklaşık %10-20’sini etkileyebilir ve genellikle diğer psikolojik sorunlarla birlikte görülmektedir. Anksiyete, doğum, bebek sağlığı ve annelik rolü ile ilgili aşırı endişe ve korku hisleri ile karakterizedir. Bu durum, doğum sonrası depresyon ve diğer ruhsal sağlık sorunları riskini artırabilir. Anksiyetenin tedavi edilmemesi, hem anne hem de bebek üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Anne adaylarında artan anksiyete, düşük doğum ağırlığı ve fetal büyüme geriliği gibi komplikasyonlarla ilişkilendirilebilir.
Bebeğin Gelişimi Üzerindeki Etkileri
Hamilelik sürecinde yoğun stres yaşayan kadınların erken ve zor doğum sürecinin, doğum süresinin artmasının, enfeksiyon vb. Gibi durumlarla ilişkili olabileceği bilinmektedir. Bebeklerde gelişimsel problemler, gelişme geriliği, doğum ağırlığının az olması, prematüre doğum, düşük yapmak, gibi durumların da hamilelik sürecinde yoğun stres yaşayan kadınlarda görülebilen diğer durumlara örnek olarak verilebilir.
Bebekler, anne karnında maruz kaldıkları yüksek stres nedeni ile gelecek yaşamalarında duygusal ve davranışlar sorunlar yaşayabilmektedirler. Hamilelik süresince anksiyetenin düşük düzeyde tutulması bebeğin sağlığı için önemli bir yer tutmaktadır. Aynı zamanda, annenin alacağı sosyal ve uzman desteği ile birlikte hem hamilelik sürecini kolay geçirebileceği hem de bebek sağlığını olumlu anlamda etkileyebileceği de görülen araştırmalardandır.
Hamilelikte Anksiyete İle Başa Çıkma Yöntemleri
Hamilelik sürecinde anksiyetenin tanımlanması önemli bir unsur olmaktadır. Depresyon ve anksiyetenin önlenebilmesi amacı ile risk etkenlerinin belirlenerek anne ve bebek sağlığı, hamilelik süreci ve doğum sonrası sürecin sağlıklı ve olumlu geçirilmesi desteklenebilmektedir. Annenin anksiyete ile olumlu başa çıkabilmesi amacı ile eğitim ve danışmanlık verilmesi, hamilelik sürecinde sosyal destek çevresinin belirlenerek bu destekten annenin faydalanması sağlanması gerekmektedir.
KAYNAKLAR
Ortaarık, E., Tekgöz, İ., Ak, M. & Kaya, E. (2012). İkici trimestir gebelerde depresyon ve anksiyete bozukluğu ile ilişkili faktörlerin değerlendirilmesi. İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 1, 16-20.
Kesebir, S. & Etlik Aksoy, A. (2010). Üreme hormonları ve duygudurum bozuklukları. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2 (3), 281-307.
Özdamar, Ö., Yılmaz, O., Beyca, H. H., & Muhcu, M. (2014). Gebeli̇k ve Postpartum Dönemde Sık Görülen Ruhsal Bozukluklar. Zeynep Kamil Tıp Bülteni, 45 (2), 71-77.
Öztürk, N. & Aydın, N. (2017). Anne ruh sağlığının önemi. Marmara Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Dergisi, 2, 29-36.