
Düşük Yapan Anne Psikolojisi
Düşük yapan bir anne, büyük bir üzüntü, suçluluk ve çaresizlik hissedebilir. Düşük yapan annenin kendisine olan güveni sarsılabilir ve depresyon, kaygı bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir. Annenin bu süreçte duygularını ifade etmesi ve destek alması önemlidir. Anneye verilecek partner, aile, arkadaş gibi sosyal çevre desteği annenin toparlanmasına destek olabilir. Bu dönemde alınacak profesyonel yardım da bu zorlu süreci atlatmada etkili olmaktadır.
Düşük Nedir?
Düşük, gebeliğin 20. Haftasından ya da bebek 500 gram ağırlığına ulaşmadan önce gebeliğin herhangi bir neden ile sonlanmasına denmektedir. Gebeliğin 20. Haftasından önce fetüsün veya embriyonun rahmin içinde yaşamını kaybetmesi durumu düşük olarak isimlendirilir. Genellikle gebeliğin ilk 12 haftasında ortaya çıkar ve çeşitli nedenler ile oluşmaktadır. Genetik anormallikler, hormonal dengesizlikler, enfeksiyonlar ve annenin sağlık sorunları bu nedenlere örnek olarak verilebilir. Düşük, vajinal kanama, karın ağrısı ve pelvik bölgede ağrı gibi belirtiler ile kendisini gösterebilir. Bu durum, anne için de baba için de travmatik bir deneyim ve süreç olarabilir. Hem fiziksel anlamda hem de duygusal analmda iyileşme süreci gerektirebilir.
Düşük Türleri
Düşük, gebeliğin erken dönemlerinde fetüsün veya embriyonun rahim içinde yaşamını kaybetmesi durumu olarak isimlendirilmektedir. Düşükler, meydana geldikleri döneme ve belirtilerine göre farklı türlere ayrılır:
Tehdit düzeyinde düşük: Gebeliğin 20. Haftasına kadar görülen kanamaların olması düşük tehditini işaret etmektedir. Bu durumda, gebelik devam edebilir ancak takip süreci önemlidir.
Kaçınılmaz düşük: Rahim ağzının açıldığı ve düşük sürecinin durdurulamaz hale geldiği durumu tanımlamaktadır. Bu durum kendisini şiddetli kanama ve ağrı ile göstermektedir.
Yarım düşük: Rahimden tam olarak atılamayan fetüs-embriyonun rahimde kalan dokuların temizlenmesi gerekmektedir.
Tam düşük: Rahmin içinde yer alan fetüsün-embriyonun rahimden komple atıldığı düşük türüdür. Kanama ve ağrı belirtileri azalır.
Kayıp düşük: Anne adayının düşük yaptığının farkında olmadığı bir durumdur. Belirti göstermeyebilir ve ultrason ile tespit edilebilir.
Tekrarlayan düşük: 3 veya daha fazla düşük yaşayan kadınlarda görülen bir durumdur.
Dış gebelik: Yumurtanın rahmin dışında genellikle de fallop tüplerine yeerleşmesi durumudur. Bu gebelik de sürdürülemez ve düşük ile sonuçlanmaktadır.
Bu düşük türleri, anne adayının yaşadığı belirtiler ve gebeliğin hangi döneminde meydana geldiğine göre farklılık göstermektedir.
Düşüğün Belirtileri Ve Nedenleri
Düşük, gebeliğin 20. Haftasından önce fetüs veya embriyonun rahmin içindeki yaşamını kaybetmesi durumudur. Düşüğün belirtileri arasında vajinal kanama, karın ağrısı, pelvik bölgede krampların yaşanması şeklinde ağrılar yer almaktadır. Belirtilen kanama hafif lekelenmeden başlayarak yoğun kanamaya kadar değişkenlik gösterebilir ve bazen pıhtı veya doku parçalarının rahimden ayrılması ile kendisini gösterebilir. Yaygın belirtiler arasında bel ağrısı ve pelvik bölgede ağrı hissi de yer almaktadır.
Düşüğün çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Genetik olarak anormalliklerin olması fetüsün sağlığını olumsuz anlamda etkileyerek sağlıklı bir şekilde gelişmesini engelleyebilir. Hormonal dengesizliklerin olması annenin düşük riskini arttırabilir. Düşüğe yol açan bir diğer neden arasında ise rahim içi enfeksiyonlar sayılabilir. Annenin kronik hastalıklarının olması düşük rsiskini artıran diğer faktörlerden olmaktadır. Sigara, alkol ve uyuşturucu gibi yaşam tarzu faktörleri de düşüğe neden olabilir. Stres ve travma gibi psikolojik faktörler de düşük riskini artırabilmektedir. Düşük belirtileri fark edildiğinde tıbbi yardım almak çok önemlidir.
Düşük Yapan Annenin psikolojisi
Düşük yapan bir annenin psikolojisi, derin bir üzüntü, suçluluk ve çaresizlik duygularıyla şekillenir. Bu durum, annenin kendisine olan güvenini sarsabilir ve depresyon, kaygı bozuklukları gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Düşüğün yaşanması yalnızca embriyo veya fetüsün kaybı anlamına gelmez aynı zamanda geleceğe dair umutların ve hayallerin de kaybı olarak yaşanmaktadır. Bu kayıp aynı zamanda annenin kimlik algısı ve annelik rolü ile derinden ilişkilidir. Annenin yaşadığı bu travmatik deneyim, utanç, çaresizlik ve düşük benlik saygısı gibi duygularla kendisini gösterebilir. Bu dönemde yaşanabilecek aile içi ilişkilerin bozulması olağandır. Önemli olan anne ve babanın birbirine destek olmasıdır. Annenin duygularını ifade etmesi ve konu ile ilgili destek alması önemlidir. Sosyal çevre, aile ve eş desteği de bu dönemde öenmli etkenlerden olmaktadır. Uzman desteğine başvurmak bu zor dönemi atlatmada etkili olabilir. Düşük sonrası depresyon, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu gibi problemler yaygın olarak görülebilir. Bu sebep ile, düşük yapan annenin duygusal ve psikolojik desteğe erişimi sağlanması önemli bir unsurdur. Ailenin yaşadığı kayıp, sosyal çevresi tarafından yeterince önemsenmediğinde annenin yas sürecini zorlaştırabilir. Düşük yapan annenin yaşadığı duygusal zorluklar ve psikolojik etkiler dikkate alınmalı ve desteklenmesi gerekmektedir.